Mühendis Mimar Öyküleri Türkiye Köprüleri - Prof. Dr. Gülsün TANYELİ

Türkiye Köprüleri
Prof. Dr. Gülsün TANYELİ
Mimar
2018-02-15 00:00:00
Mühendislik Mimarlık Öyküleri 8
KÖPRÜLERİMİZ
TMMOB
978-605-01-0884-2
Anadolu, yaklaşık iki bin yıldır kalıcı köprülerin inşa edilmesini olanaklı kılan coğrafi özelliklere sahiptir. Türkiye’nin ırmakları ne Rusya’nınkiler ne de Kuzey Amerika’nınkiler kadar geniş ve yüksek debili akarsular değildir. Buysa, mütevazı konstrüktif olanaklarla köprü inşa etmeyi kolaylaştırmıştır.
Köprülere ilişkin bilgiler genelde mevcut yapı stokunun tarihsel- mimari analizine yaslanır. Ancak, seyahatnamelerde de yazılı ve/ veya görsel köprü betimlemelerine rastlanmaktadır. Öte yandan, özellikle Türk araştırmacılar tarafından yapılan az sayıda çağdaş mimarlık tarihi araştırması 1930’ların sonundan itibaren çoğunlukla Osmanlı dönemi ve Mimar Sinan yapıtlarına ağırlıklı olarak yer vermiş, kargir köprüler için hazırlanan iki katalog çalışması dışında, Türkiye köprüleri kapsamı günümüze dek uzanan toplu bir değerlendirme çerçevesinde incelenmemiştir.

Köprülerin bakım ve onarımından sorumlu kuruluş olan Karayolları Genel Müdürlüğü, daha önceleri kendi bültenlerinde yayınlanmış olan araştırmalara ek olarak G. Tunç tarafından yapılan bir derlemeyle 260 köprünün yer aldığı alfabetik bir katalog çalışmasını yayınlar. Bu sorumluluk kapsamında ilgili kurum tarafından 1973 yılından itibaren yaklaşık on yıl süresince yapılan tespitler sonucunda 354 köprünün saptandığı ve tescil edildikleri bilinmektedir.

Türkiye sınırları içinde bulunan köprüler üzerine yukarıda tanıtılan çalışmalar dışında, Türk ve yabancı araştırmacıların bölgesel ya da dönemsel incelemeler kapsamında özgün örnekleri ele aldıkları geniş denebilecek bir yayın birikimi de bulunmaktadır.

Ancak bunların çoğu genelde köprü mimarisinin ve özelde de Anadolu köprü mimarisinin sorunlarına açıklık getirmekten uzaktır. En önemli sorunlardan biri ise, kullanımda kaldıkları neredeyse yüzyıllar boyunca, sürekli müdahale görmüş, onarılmış bu yapıların geçmişlerini ve özgün durumlarını çözümlemeye mimarilerinden malzeme sorunlarına, yapım tekniklerinden strüktürel problemlerine uzanan bir çerçevede girişilmemiş olunuşu- dur. Oysa, Anadolu’nun kesintisiz iskan tarihi hemen hemen her köprünün çok uzun bir aralıkta farklı kültürler ve dönemler boyunca işlevini korumasına yol açmıştır.

Bu öykümüz bir öyküden çok Anadolu köprülerimizin kataloglanmasına bir çağrıdır.